Uydu verilerinde görülen bu yüksek yansıtıcılığa sahip mavi-yeşil alanların, genellikle deniz yüzeyindeki partikül inorganik karbonla (PIC) bağlantılı olduğu düşünülüyordu.
Bu yansımaların sorumlusu olarak da, yansıtıcı kalsit pulları (coccolith) üreten “coccolithophore” adlı tek hücreli organizmalar gösteriliyordu. Ancak sorun şuydu: Bu organizmaların yaşaması için sıcaklık gerekliyken, söz konusu alan Güney Kutbu’na oldukça yakındı ve oldukça soğuk sularda yer alıyordu.
ARAŞTIRMA GEMİSİYLE GERÇEK ORTAYA ÇIKTI
Barney Balch liderliğindeki bir bilim insanı ekibi, bu bilinmezi çözmek için uydu verilerini bırakıp bizzat Güney Okyanusu’na açıldı. Hawaii’den yola çıkan araştırma gemisi Roger Revelle, “büyük kalsit kuşağı” adı verilen bölgeyi geçerek Güney Kutbu’na ilerledi. Yaz mevsimi nedeniyle planktonlar bu dönemde en yoğun şekilde bulunuyordu.
Araştırmacılar, okyanus renginden fotosentez oranına, kalsifikasyondan inorganik karbon ve silika yoğunluğuna kadar birçok parametreyi yerinde ölçtü. Böylece sadece deniz yüzeyine bakan uyduların tespit edemeyeceği derinliklerdeki canlılık hakkında ilk elden bilgi edinildi.
Beklentilerin aksine, araştırma bölgesinde coccolithophore’lara ait bazı izlere rastlansa da bu miktar, uydu görüntülerindeki yoğun yansımayı açıklamak için yeterli değildi. Gerçek suçlu ise diatomlar çıktı. Cam benzeri silis yapıları sayesinde ışığı güçlü şekilde yansıtan bu organizmalar, optik olarak coccolithophore’lara benzer bir etki yaratıyordu.
UYDU VERİLERİ GÖZDEN GEÇİRİLECEK
Bu bulgular, yıllardır yanlış yorumlanan uydu verilerinin yeniden değerlendirilmesini gerektiriyor. Araştırmacılar, bu tür yüksek yansıtıcılığın coccolithophore’lara değil, diatomların yoğunluğuna bağlı olabileceğini belirtiyor. Özellikle PIC (partikül inorganik karbon) ölçümlerinin, bu ışık saçıcı cam kabuklu diatomlar nedeniyle yanlış okunmuş olabileceği anlaşıldı.
İKLİM DÖNGÜSÜNDE ROLÜ BÜYÜK
Her iki plankton türü – coccolithophore’lar ve diatomlar – küresel karbon döngüsünde kilit rol oynuyor. Organik karbonu okyanusun derinliklerine taşıyor, fotosentez yoluyla enerji üretiyor ve devasa denizel besin zincirlerini besliyorlar. Bu yeni keşif, deniz ekosistemleriyle ilgili anlayışımızda önemli bir boşluğu dolduruyor.
