5 Şubat 2025

dulkadirogluHaber – Güncel ve Tarafsız Haberler

Ekonomiden teknolojiye, spordan magazine; dulkadirogluHaber’de objektif ve güncel haberlerle aydınlanın!

Bir ihtimal daha var!

Büyük depremin yıldönümünde hala konteynerde oturan binlerce kişinin çaresizliği..Bolu Kartalkaya’da gün geçtikçe daha da yakan acı..Enflasyonun Ocak karnesinin şoku..Genç teğmenlerin TSK’dan ihracının ayıbı..Onlar sivil kıyafetlerle Anıtkabir’e ...

Büyük depremin yıldönümünde hala konteynerde oturan binlerce kişinin çaresizliği..
Bolu Kartalkaya’da gün geçtikçe daha da yakan acı..
Enflasyonun Ocak karnesinin şoku..
Genç teğmenlerin TSK’dan ihracının ayıbı..
Onlar sivil kıyafetlerle Anıtkabir’e giderken, Saray’da Ahmed Şara’ya VİP karşılama töreni..
Kod adı Colani’yi bırakan.. Yetmedi elbise giyip kravat takarak bizim islamcıları hayal kırıklığına uğratan Şara’ya döneceğim.
Ama önce Kartalkaya raporunu değerlendirmeliyim. Yüzyılda bir çatacak o çaptaki felaket öyle birkaç haftada gündemden düşmemeli.

*. *. *

Aslında rapor şaşırtmadı. Faturanın Bolu Belediyesi’ne çıkartılacağını da Turizm Bakanı’nın istifa etmeyeceğini de biliyorduk.
Yine de insan bir haysiyet kırıntısı beklemiyor değil.
Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, yangın faciası sonrasındaki tüm görüntülerinde aynı beden diliyle karşımızdaydı: Gözlerini yerde bir yere sabitleyen, yani kimseye bakacak yüzü olmadığını istem dışı ilan eden bir dil.
Ne de olsa çevresinin bile onu suçladığının farkında. Kestirmeden söylersek sorumluluğunun farkında!
Aslında beyefendinin sicili, elbette Kartalkaya faciasıyla mukayese edilemez ama, defalarca topun ağzına geldiği vakalarla dolu.
İçlerinden en unutulmazı da bir TV röportajında “Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u işgal ettikten sonra..” diye başlayan cümlesi. Ne kendisi fark etti ne de sunucu o anda uyardı.. Saatler sonra sosyal medyada köpürünce “dilim sürçtü” diye açıklama yaptı.

*. *. *

Erdoğan yakınlarına kıyamaz! Bir başka sürçme ağır cezalık dava konusu olur ama Ersoy’lara dokunulmaz.
Hep merak etmişimdir.
Turizm şirketleri, otelleri olan biri nasıl turizm bakanı yapılır!
Hele onlar hakkında bin tane hikaye anlatılırken.. Ve o hikayelerin en basiti, en masumu gece müzik yasağına uymamak iken..
Dışardan bakınca nasıl göründüğünü söyleyeyim; Lüks yaşama fena halde düşkün AKP’li muhafazakar sosyete çok özel bir muameleyle ağırlanıyor.. Tarım veya aile bakanlığı ne işe yarar değil mi! Oysa başta turizm, kimi bakanlıklar candır. Çok işe yararlar, hayatınızı güzelleştirirler.
Tek bir örnek vereyim: Saray modası “alkolsüz, hatta tesettüre uygun” diye reklamı yapılan bir otelde -eğer bakanın yakini değilseniz- çekirdek aileye bir haftada 250 – 300 bin tl isteniyorsa neden bahsediyoruz ki!
Ankara’da belli ki herkes memnun Bakan beyden.. Ahmet Hakan mı memnun olmayacak? İsterse soru sormasını pekala bildiği halde, yangın sonrasındaki söyleşide bakan “her şeyin başında ben değilim ki.. “ dediğinde sorumluluğunu hatırlatmayı unutuverdi.
Ne o utandı ne de Ahmet Hakan.

*. *. *

Sorumluluk yoksa utanma.. Utanma yoksa sorumluluk olur mu!
Ne dedi Maliye Bakanı Şimşek: “Vatandaşların alım gücü daha da artacak..”
Enflasyonun tırmanışından, doların çıldırmasından, 1 simidin fiyatının İstanbul’da 20 lira olmasından, evlerimizde kullandığımız elektrik için hazırlanan tuzaktan haberi olmayabilir mi?
Ama çıkıp alım gücümüzün artacağını söyleyebiliyor.
Bütün bunları dile getirmekten ödü kopan gazetecimsiler ise, sevgili Suat Toktaş’ın Silivri’de olmasını normalleştirebiliyor.
Bilirkişinin, raporunu çoktan hazırlayıp vermesine rağmen nasıl “engellenmiş / afişe edilmiş / zor durumda bırakılmış” olduğunu hiçbir şekilde izah edemeden..

*. *. *

Yazının burasında bir an durup kendime şunu sordum: Hep aynı şeyleri yazıyor gibi hissetmiyor musun kendini?
Öyle gerçekten.
Fazlasıyla hissediyorum.
Ne var ki görmeden, anlamadan, anlatmadan nasıl yaşanır.. İşte onu bilmiyorum.
Mesela.. Erdoğan’ın Şara ile ortak basın toplantısında söylediklerine bakıyorum:
“Ahmed Şara kardeşimin terör karşısındaki güçlü iradesinden dolayı memnuniyetimi belirtmek istiyorum. İnşallah dayanışma içinde hareket ederek terörün olmadığı huzur ve güven iklimini ortak coğrafyamızda tam manasıyla hakim kılacağımıza inanıyorum.
Siyasi gelişmeler üzerinde de durduk. Kritik süreçte Suriyelilerin iradesini yansıtacak şekilde ülke ideresinin kapsayıcı ve kucaklayıcı yaklaşımı destekliyoruz. Suriye’nin harap olmuş şehirleri, kritik altyapının yeniden imarı konusunda gerekli desteğe hazırız. İman varsa imkan da vardır. Biz her zorlukla beraber bir kolaylığın olduğuna iman eden, buna teslim olan insanlarız. Direniş azimleriyle bölgeye ve mazlumlara ilham olan Suriyeli kardeşlerimizin Allah’ın izniyle ülkelerini tekrar ayağa kaldıracaklarından hiç şüphe duymuyoruz.”

* * *

“Biz sizi destekledik.. sıra sizin vereceğiniz karşılıkta” mesajının diplomatik olmaktan çok çok uzak bir dille dile getirilmesi değil mi!

Öyle ya Suriye’nin inşası için 400 milyar dolarlık bir pastadan söz ediliyor. İş dünyası ve ekonomi uzmanlarına bakılırsa, Türkiye’nin bu pastadan 100 milyar dolarlık kocaman bir dilim alabileceği umut ediliyor.

İktidar kontrolündeki medya, Suudi Arabistan’ın pastanın neredeyse tümünü homini gırtlak yöntemiyle hüpleteceğini anlatır mı sizce?

Veya ABD desteğiyle de PYD ile Şam’ın yeni yönetimi arasında bir müzakere yürüdüğünü söyleyebilir mi?

Erdoğan “İMAN VARSA İMKAN DA VARDIR” diyor.

Hangi iman! Ahmet Şara bile içinde filizlenip büyüdüğü terörist gruplardan ne kadar farklı bir yerde baksanıza..

Doğduğu, dilini konuştuğu Arap yarımadasına sırtını dönüp hem siyasi hem de ekonomik gücünü kaybetmiş bir iktidarı mı kucaklayacak..

Erdoğan sadece gerçek anlamda değil, siyaseten de artık çok zor yürüyor.

Meral Akşener’in arabasından inip su almaya başlamış AKP gemisine binen üç beş kişiyle nereye varabileceğini düşünüyor, merak ediyorum.

Memleketi saran her türlü felaketten başınızı kaldırıp bakabilirseniz göreceksiniz: Ne dostu Trump’tan bir fayda var.. Ne de kıymetli kardeşi Şara hayal ettiğini verebilecek..

Önümüzdeki süreçte, “bir ihtimal daha var” şarkısını dinlemeye başlarsak şaşırmayın. Neden mi? Şara dün görüşme sonrasındaki konuşmasında İsrail meselesinin altını özellikle çizdi. Erdoğan ise hiç o topa girmedi.

Turizm Bakanı da, teğmenleri ihraç edilen Genelkurmay başkanı ya da her fırsatta ekonomist olduğunu hatırlatan Erdoğan da elbette sorumluluklarıyla yüzleşecekler.

Memleketin yarısını Silivri’ye gönderseler bile.